Güncel
Kur’an-ı Kerim Hayat Bahşeder, Kur’an’a saldırı Hayata Saldırıdır
Mübarek üç aylara girdik. Manevî atmosferin hâkim olduğu bu müstesna zaman dilimini Recep, Şaban ve Ramazan ayları süslüyor.
Regaip, Miraç, Beraat ve Kadir gecesi de birer kandil olarak arındırma imkânı sunuyor ve kalplerimizi vahyin ışığı aydınlatıyor. Yüce Allah’ın rahmeti ve merhametinin insanlığın üzerine sağanak sağanak yağdığını bir kez daha idrak ediyoruz. Bu idrakle insanlığın yüklerinden arınacağına ve dirileceğine inanıyoruz.
Dünya; büyük bir kaosun, kavganın ve savaşın içinde. Emperyalist emellerin yol açtığı çatışma ve savaşlara karşı insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu şey barış. Asya’dan Avrupa’ya Afrika’dan Uzak Doğu’ya kadar dünyanın her bir köşesinde ince işlenmiş bir kaos, kaba bir adaletsizlik hüküm dürüyor. İnsanlık, adalete, vicdana, merhamet ve barışa aç. Ancak ne barış için umut etmek tek başına yeterli ne de tek taraflı barış mümkün. Daha da önemlisi, barışa imkân sunacak tek kaynak olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim saldırı altında. Üç aylar gibi kutlu bir zaman sürecinin eşiğinde İsveç’te yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik çirkin saldırı her şeyden önce barışı değil, savaşı öncelemektedir, karanlığı büyütmektedir.
Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı, İslam karşıtlığının, Müslüman karşıtı ırkçılığın sapkın gruplarla sınırlı olmadığını ortaya koydu. Önce kalbini sonrada aklını kaybeden Batılı ülkeler; hakka, hakikate ve gerçeklere biraz daha körleşmektedir. İsveç’teki saldırı bize şunu da gösterdi; sapkın grupları ve kişileri devletler bizzat destekliyor. Devletler, Müslüman karşıtı ırkçı siyasetin mimarlarıdır. Son kertede, Batı’nın ikiyüzlülüğü bir kez daha kendini dışa vurmuştur. Kendini uygarlığın anavatanı olarak etiketleyen Batılı devletlerin birçoğu, Ebu Leheb’e, Ebu Cehil’e dönüşmüş durumda. Arif Nihat Asya’nın Naat şiirinde dikkat çektiği gibi, “’Ebu Leheb öldü’ diyorlar:/ Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed;/Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!/”
Üç ayların başlangıcında hakikate yönelik saldırılara karşı hepimize düşen görevler var. Kur’an-ı Kerim’i rehber almalıyız; hakikatin hatırını yüksekte tutmalı ve sağa sola bakmadan hakkı yüksek sesle haykırmalıyız. Batı’nın riyakârlığını, ikircikli siyasetlerini her platformda yüzlerine vurmalıyız.
Biz Memur-Sen ailesi olarak çağımızın Ebu Leheb’lerinin, Ebu Cehil’lerinin ve kuklalarının karşısına dikilmekten bir an bile tereddüt etmedik, etmeyeceğiz. Adı İsveç olur, ABD olur, Çin olur… Her tür emperyalizme, her tür işgal ve insan kıyımına ve değerlere yönelik saldırıların karşısında durmaya devam edeceğiz.
Regaip Kandili’ni idrak edeceğimiz bu kutlu vakitler vesilesiyle Yüce Allah’tan rahmetini bağışlamasını; ülkemizin refahını, zenginliğini ve itibarını daha da kuvvetlendirecek kardeşlik, birlik ve beraberlik ruhunu her daim diri tutmasını temenni ediyoruz. Mübarek üç ayların milletimiz, İslam âlemi ve insanlık için iyiliklere, güzelliklere rağbetin anahtarı olmasını diliyor, üç aylar ve Regaip gecenizi tebrik ediyoruz.