Güncel
Değişen Dünya Gelişen Sendikal Haklar: Etkili Sendikacılık Temalı Uluslararası Konferans Malezya’da Başladı
Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da düzenlenen ve Memur-Sen, Malezya Sendikalar Kongresi (MTUC), ITUC Asya Pasifik ve SESRİC’in ortak düzenlediği “Değişen Dünya Gelişen Sendikal Haklar Etkili Sendikacılık Temalı Uluslararası Konferans” 16 ülkeden 24 emek örgütü ve 60 sendika liderinin katılımı ile başladı.
Küreselleşme ile birlikte hızla değişen dünyada, sendikacılığın geleceğini, emeğin yarını konuşmak ve ortak mücadele alanlarının genişletilmesi amacıyla düzenlenen uluslararası programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Malezya MTUC Genel Başkanı Abdul Halim Bin Mansor, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin, Malezya MTUC Genel Sekreteri Solomon Sandagran, İTUC Asia Pacific Proje Direktörü Mr. Patuan Samosirituc, Memur-Sen dış ilişkiler uzmanları ile 16 ülkeden 24 emek örgütünün temsilcileri katıldı.
Konferansın açılışında bir konuşma gerçekleştiren Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, emek için yeni bir yol arayışında olduklarını ifade ederek bir sistem krizinin ortasında, bir değişim ve dönüşüm sancısının yaşandığı bir zamanda böylesi önemli bir toplantıyı tertip eden paydaşlara ve çatı kuruluşlara teşekkür etti.
“Bir taraftan özellikle neoliberal teorinin sadece maliyet hanesine yazdığı emeğin ve emekçinin konumunu tartışıyoruz, diğer taraftan ise, bir düzen oluşturma telaşındayız.” diyen Yalçın, bir teksktil işçisinin hikayesini paylaşarak “Çalışma şartlarında zulüm varsa, ücrette, ülkede, kıtada ve yerkürede adalet imkansızdır.” şeklinde konuştu.
Küresel adaletsizliğe karşı ortak mücadele çağrısı yapan Yalçın, emek örgütlerinin her zamankinden daha fazla dayanışma içinde olmaları gerektiğini belirterek, “Dünyada nasıl terör varsa ve mücadele ederek nasıl onu yok etmek zorundaysak, aynı şekilde çalışma hayatındaki sıkıntıları, çelişkileri, zorbalıkları da birlikte görmeli ve mücadelemizle birlikte ortadan kaldırmalıyız.” diye konuştu.
“Yeni Bir Düzeni, Yeni Bir Dünyayı Birlikte İnşa Edebiliriz”
Ortak mücadele alanlarının genişletilmesi ve küresel çapta organize bir birliktelik önerisinde bulunan Yalçın, “Biz insan olarak, emeğin tarafı olarak, emek mücadelesinin öncüleri ve yürütücüleri olarak birlikte bakarsak, birlikte yaparsak, birlikte olursak, birlikte ses çıkarır, sözü birlikte haykırırsak; göz yaşımızın, acımızın, sızımızın azalacağı belki de yok olacağı, bir dünyayı bir düzeni, bir çalışma hayatı teori ve pratiğini inşa edebiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Kadınların, çocukların, yaşlıların, ücretli köle olarak kullanıldığı, bugünün dünyasına ait fotoğraflar, 18. yüzyıla kadar devam eden çılgın köleleştirmenin yeniden zuhur ettiğinin habercisi olmamalı” diyen Yalçın, “Gençlerin, erkeklerin, kadınların dinlenme saati olmaksızın, yıllık izin hakkı olmaksızın günlük ücretleriyle tek öğünlük beslenme ihtiyacının karşılama imkanı olmaksızın çalıştığı, çalıştırıldığı bir emek dünyası hepimizin ortak ayıbıdır.” şeklinde konuştu.
Yeni bir sendikal anlayış ve emek teorisi oluşturulmasının önemine değinen Yalçın, “Adı, işçi ya da memur, çalışan ya da kamu görevlisi fark etmeksizin ücreti maliyet parantezinden kurtaracak ve emperyal aklın ve kapitalist vicdansızlığın kar maksimizasyonu hesabına kurban etmeyecek tanımları, kuramları, kuralları burada, bu tip çalışmalarda, üretmek ve bütün dünyaya önermek zorundayız” ifadelerini kullandı.
“İnsanın İçinde Olmadığı Bir Gelecek Mümkün ve Muteber Değildir”
Yapay zeka, otomasyon ve gelecek projeksiyonlarına da değinen Yalçın, insan faktörünün olmadığı bir geleceğin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak “Yapay zekanın, insana tehdit olarak sunulduğu, otomasyonun, işgücü arzını ve talebini azalttığı, emek ücret ilişkisinin anlamsızlaştığı bir kâbusu hayal diye satmaya çalışıyorlar, hatta gelecek olarak zihnimize empoze ediyorlar. Gelecekle ilgili ve insani bir kavramda insan yoksa, onun fikri ve emeği yoksa, değil gelecek bugün diye bir kavrama ve duruma da sahip olamayız.” şeklinde konuştu.
“Yapay zekanın bilgisi vardır fikri yoktur. Otomasyonun sonucu vardır durumu yoktur. Büyük dijital sistemlerin yazılımı vardır duygusu yoktur. Bir yazılım programının, aç kalma, açıkta kalma, haksız olma, haksızlığa uğrama kaygısı yoktur.” diyen Yalçın, bize gelecek diye aktarılan senaryoların içinde insan yoktur. İçinde insanın olmadığı bir gelecek, mümkün de muteber de değildir. İnsanı esas almayan hiçbir gelecek senaryosu, düzen önerisi bizim açımızdan konuşmaya, tartışmaya değmez nitelikte. işin geleceğini bir ‘ana başlık’ olarak değil, insanın geleceği temasının ‘alt başlığı’ olarak görüyoruz.” dedi.
“Ana başlığı insan olmayan ve ‘bakışı insani’ olmayan hiçbir fikri zemini ve gelecek kurgusunu önemsemeyiz, öncelemeyiz hatta reddederiz, olmaması, kurulmaması için de mücadele ederiz.” Diyen Yalçın, “Sosyal güvenlik de, sürdürülebilir kalkınma da, adil bölüşüm formülasyonu da farklı gibi görünse de, bizim için insanla, insanın ilk ve nihai eylemi olan emekle temas ettiği için önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Emeğin ve alın terinin ortak değer olduğunu vurgulayan Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, “Emeğin’ sermayeden değerli, ‘Alın terinin ve acının’ hepimizin ortaklık kümesi olduğu inanç ve bilinciyle; birlikte olma irademizi, işbirliği konuları çeşitliliğimizi ve adil dünya düzeni için mücadele etme azmimizi arttırdığımızda ortaya çıkacak sonuç, sömürünün olmadığı, huzurun, barışın ve hakça bölüşümün yaşam alanı bulduğu bir dünya olacaktır.” diye konuştu.
“Antartika’da Eriyen Buzu Önemseyen Sermaye Sömürülen İnsanı da Önemsesin”
“Biz istiyoruz ki, Antarktika’da eriyen buzu önemseyen ‘sermaye’, Afrika’da, Asya’da, Avrupa’da sömürülen insanı da önemsesin.” diyen Yalçın, “Biz istiyoruz ki, dünyanın fırsatları ve imkânları Londra’ya New York’a, Cenevre’ye, Brüksel’e, Amsterdam’a zenginlik yağmuru; Filistin’e, Şam’a, Kabil’e, Bağdat’a, Mogadişu’ya fakirlik ve ölüm kasırgası olarak yağmasın. Biz istiyoruz ki, Norveç’te daha iyi yaşamanın hesabı yapılırken, Sudan’da, Somali’de, Bangladeş’te ‘azıcık daha yaşamanın’ hesabı yapılmasın. Biz istiyoruz ki, vekalet savaşları için terör örgütlerine tırlarla silah aktaranlar hayatta ve ayakta kalabilmek için su arayan, ekmek arayan, iş arayan milletlere bir kez olsun insanlık göstersinler. Sendikacılık, tam da budur.” şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda, “iyi ki bir aradayız, iyi ki aynı yoldayız, iyi ki emeğin tarafındayız.” diyen Yalçın, “Yaşasın emeğin ‘evrensel dayanışması’ Yaşasın emeğin ‘emperyalizm ve küreselcilikle onurlu mücadelesi’” diyerek sözlerini noktaladı.
“Daha İyi Bir Çalışma Hayatı İçin Ortak Mücadeleye Devam Edeceğiz”
Programın protokol konuşmalarında paydaşlar adına konuşan katılımcılar ise ortak mücadele ve birlik mesajı verdiler. Programın açılış bölümünde bir konuşma gerçekleştiren Malezya MTUC Genel Başkanı Abdul Halim Bin Mansor, “Biz dünyadaki tüm emek örgütleri haksızlıklara karşı ortak ses çıkarmalı, daha adil bir dünya, insan onuruna yaraşır iş ve sürdürülebilir kalkınma için mücadele etmeliyiz. İklim değişikliği, İşsizlikle mücadele gibi konular sadece hükümetlerin veya belli bir kesimin tek başına mücadele edeceği alanlar değildir. Bu gibi konularda emek örgütleri başta olmak üzere hep birlikte mücadele etmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.
Malezya MTUC Genel Sekreteri Solomon Sandagran ise “Bu uluslararası çalışma Memur-Sen, MTUC, ITUC Asya Pasifik ve SESRİC’in çabalarıyla gerçekleşti. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Bu bizim için Uluslararası arenada yaptığımız en önemli program. Programın başarılı olmasını diliyorum.” Şeklinde konuştu.
ITUC-Asia Pacific Proje Direktörü Mr. Patuan Samosir de programa paydaşlık etmekten memnuniyet duyduklarını ifade ederek “Bölgemizde ve dünyada çalışanlar pek çok sıkıntıyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Biz çalışanların haklarını korumak ve daha iyi şartlarda çalışma imkanına kavuşmaları için mücadele etmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın yaptığı konuşmanın tam metni